Dadaşlık

DADAŞLIĞIN TARİHÇESİ 
 
Dadaş kavramının izini geçtiğimiz iki asra kadar iyi kötü sürüyoruz.”18. asırdan geriye doğru kümelenen yüzyıllardaki dadaşlığın mahiyeti hakkındaki bilgileri” nasıl edineceğiz? Burada yol çatallaşır. Dadaşlık yalnız Osmanlı Kültür sahasının damgasını taşımadığına göre, doğru adresi arama işi ister istemez kardeş coğrafyalara kayar. 

Dadaşlık izleri nerede aranırsa aransın, cevabı bulunması gereken en hayati soru Dadaşlık kavramının, hangi tarih sürecinde ve hangi sosyal şartlarda teşekkül ettiğidir. Dadaş kavramının teşekkül ettiği tarih sürecinin hangi asra tekabül ettiğini tesbite kalkışmak ise problemin ikinci çatalını teşkil eder. 

Bu konuda imdadımıza ilk olarak “mukayeseli kültür analizleri, yani sosyal antropoloji etütleri “ yetişecektir. 

Gençlik, yiğitlik, cömertlik olgusu, insanoğlunun tarih sahnesinde görülmesiyle birlikte başlamış, kültürel dönemlere göre medeni, ırkı, dini, teknolojik, ideolojik şekiller aldığını almıştır. Demek oluyor ki, dadaşlık olgusunu bizatihi izleyecek verilerimiz olmasa dahi dadaşlık hinterlandındaki “gençlik, yiğitlik, cömertlik serüvenlerini “ çözümleyerek bazı metodik çıkarımlara ulaşabiliriz. 

13. Yüzyılda Anadolu’yu gezerken Erzurum’a uğrayan İbni Batuta 130 yaşındaki Erzurumlu Ahi Toman’ın misafiri olur. O dönemin Anadolu’su ve dolayısıyla Erzurum’u Ahilikle haşır neşirdir. Ahilik toplum dokusunun baş belirleyicilerinden biridir. Erzurum’un ahi yadigarlarını taşıyan tarihi mezarlıkları yakın zamana kadar gelmişti. Biz çocuklar Ahlat mezar taşlarını andıran kapı gibi mezar taşlarının dünyasında oyunlar oynardık. Bir Ahi şehri olan Erzurum’da esnafın bu şekilde örgütlendiğini Ahi hayatından günümüze kalan hatıralardan öğreniyoruz. Dadaşlık bu hatıraların neresindedir? Tasavvuf tarihçisi Süleyman Uludağ ve Ortaçağ Anadolu Tarih etütleri ile ünlü Ahmet Yaşar Ocak, hem İslam’ın hem de Türklüğün Fütüvvet prensipleri ile gençliği yiğitliği nasıl kanatlandırıldığını müteaddit neşriyatlarında anlatırlar. Cahiliye devri Araplığının şecaat, iffet, cömertlik, diğerkamlık örneği olan Feta (delikanlı genç adam) tipinden, İslamiyet’te kurumlaşan fütüvvet teşkilatına sonra bu teşkilatın sufilikle birleşip “insan-ı kamil” hedefine yönelmesine nihayet “kemalin derecesi, Haktan gayrısına muhtaç olmadan yaşamaktır” prensibinden hareketle hirfetlere yani hüner sahibi esnaflığa varılması, sözünü ettiğimiz araştırmaların ana eksenini teşkil eder. İslamın yiğidine ait şablon işte bu tasavvufi şablondur. 

“Feta” nefsin arzularına karşı çıkan yiğittir. Madde savaşçılarından geçiş, kabile yiğitlerinde olgun insana yolculuk bir başka değişle ileride Dadaş olar akta özel kalıplara dökülecek bir prototip kişilik söz konusudur. Söz konusu olan Bu prototiple nefis putunu kıran kişi heykeli ile Rabbi için nefsinin hasmı olan “ imanlı bir delikanlı ruhu” barınır. Tarihçi Josen Von Hammer’in bu delikanlı ruhu “ İslam Şövalyesi “ diye isimlendirmesi sürecin ne kadar evrensel bir muhtevada olduğuna delildir. 

Bu evrenselliğin bize öğrettiği gerçek ise şudur:Delikanlılık temel cevherde birdir: onu farklılaştıran muameleye girdiği kültürlerdir. Bu paradigmalardan hareketle hüküm verilebilir. Dadaşlığın İslam’i bir format olarak ortaya çıktığını kimse iddia edemez. Zira onun bu güne kadar soluklandığı kültür coğrafyası böyle bir iddiaya izin vermez. 
  
 
>>>> Aksu (Salaçor) Köyü <<<<
 

www.ulubeldiyari.tr.gg

SaaT:
 
Site İçi Arama:
 


Google Arama
Sitemde Arama
Gazeteler:
 
 
Sitemize 12964 ziyaretçi gönül dostu misafir oldu.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol